Temmuz 2024 itibarıyla, Türk bankacılık sektörünün toplam varlıkları yaklaşık 28.55 trilyon TL’ye ulaştı ve bir önceki yıla göre %21.2’lik bir artış gösterdi. En büyük varlık kategorisi olan kredi portföyü ise 14.13 trilyon TL olarak gerçekleşti ve bir önceki yılın aynı dönemine göre %21 oranında büyüdü. Bu büyüme eğilimi, toparlanan bir ekonomi ve tüketicilerle işletmeler arasında artan kredi talebinin işareti olarak değerlendiriliyor.
Türk Bankacılık Sektörüne Genel Bakış
Temmuz 2024 itibarıyla, Türk bankacılık sektörünün toplam varlıkları yaklaşık 28.55 trilyon TL’ye ulaştı ve 2023 yılının sonundan itibaren %21.2’lik güçlü bir büyüme gösterdi. Bu varlıkların en büyük bileşeni olan kredi portföyü ise 14.13 trilyon TL olarak gerçekleşti ve aynı dönemde %21 oranında belirgin bir artış yaşandı. Ayrıca, menkul kıymetler portföyü %18.2 oranında büyüyerek 4.69 trilyon TL’ye yükseldi.
Kredi Performansı
Kredi kompozisyonu, özellikle tüketici kredilerinde güçlü bir talep olduğunu ortaya koyuyor. Kötü performans gösteren kredilerin (NPL) toplam krediler içindeki payı %1.68’de kaldı, bu da bankaların perakende kredilerinde ortaya çıkan bazı baskılara rağmen etkili risk yönetimi gerçekleştirdiğini gösteriyor. Kredi büyümesi, özellikle Türk Lirası (TL) kredilerine odaklanan özel bankalar tarafından yönlendirilirken, kamu bankaları karlılıklarını döviz (FC) kredileri aracılığıyla desteklemeye devam etti.
Düzenleyici Çerçeve
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), kredi büyümesini etkin bir şekilde yönetmek için birkaç makro ihtiyati önlem uygulamaya koydu. Temmuz 2024’te, döviz kredileri için aylık büyüme limiti %2’den %1.5’e düşürülürken, TL kredileri için limitler %2 olarak korundu. Bu önlemler, kredi büyümesini enflasyon hedefleriyle uyumlu hale getirmeyi ve finansal istikrarı sağlamayı amaçlıyor.
Sermaye Yeterliliği ve Karlılık
Türk bankalarının sermaye yeterlilik oranı %17.02 olarak belirlendi ve bu, düzenleyici gerekliliklerin oldukça üzerinde bir seviyede bulunuyor. Bu durum, potansiyel finansal şoklara karşı güçlü bir tampon oluşturuyor. Karlılık, bankalar için kritik bir odak noktası olarak kalıyor ve Temmuz 2024’e kadar net kârlar 348.7 milyon TL olarak raporlandı. Bu karlılık, geleneksel kredilendirmenin yanı sıra hizmet ücretleri ve komisyonlar ile sermaye piyasası faaliyetlerinden sağlanan gelirlerle destekleniyor.
Ekonomik Bağlam ve Zorluklar
Varlık büyümesi ve karlılıktaki olumlu göstergelere rağmen, Türk ekonomisi yüksek enflasyon ve dalgalanan döviz kurları gibi zorluklarla karşı karşıya. Net finansal pozisyon açığının GSYİH’ya oranı %27.7’ye yükseldi ve bu, bankacılık operasyonlarını etkileyebilecek ekonomik kırılganlıkları öne çıkardı. Ayrıca, varlık kalitesi genel olarak sağlam kalsa da, özellikle tüketici kredi hatlarında belirli sektörlerde yerel artışlar gözlemleniyor.
Dijital Dönüşüm
Türkiye’de dijital bankacılık giderek daha belirgin hale geliyor; bankalar, müşteri hizmetlerini ve operasyonel verimliliği artırmak için teknolojiye yatırım yapıyor. Mobil bankacılık kullanımındaki artış, daha erişilebilir finansal hizmetlere yönelik değişen tüketici tercihlerinin bir yansıması. Bu dijital kaymanın, bankacılık sektörünün rekabetçi ortamını şekillendirmeye devam etmesi bekleniyor.
2024’te Türk bankacılık sektörü, güçlü varlık büyümesi, düzenleyici düzenlemeler ve değişen ekonomik koşullar arasında karmaşık bir etkileşimi gözler önüne seriyor. Enflasyon ve kredi risk yönetimi konusundaki zorluklara rağmen, sektörün uyum yeteneği ve dijital dönüşüme odaklanması, gelecekteki gelişmelere iyi bir şekilde hazırlanmasını sağlıyor. Bankaların bu dinamik ortamda kredi performansını ve düzenleyici uyumluluğu sürekli olarak izlemeleri önem taşıyacak.
Kredi Büyüme Dinamikleri
2024’ün başlarında, kredi büyümesi 2023’ün sonlarında uygulanan para politikası sıkılaştırma önlemleri nedeniyle yavaşladı. Ancak, özellikle özel bankalar arasında genel amaçlı kredilere (GPL) ve kredi kartlarına olan güçlü tüketici talebiyle tüketici kredilerinde dikkate değer bir hızlanma yaşandı. Kötü performans gösteren kredi (NPL) oranı %1.68’de kaldı ve bu, bankaların ekonomik baskılara rağmen kredi riskini etkili bir şekilde yönettiğini gösteriyor.
Finansal İstikrar ve Karlılık
Sektördeki karlılık, geleneksel kredilendirme dışında çeşitli gelir kaynaklarıyla destekleniyor. Hizmetlerden elde edilen ücretler ve komisyonlar ile sermaye piyasalarından ve döviz işlemlerinden sağlanan gelirler, bankaların finansal performansını güçlendirdi. Sermaye yeterlilik oranı %17.02 olarak belirlendi ve bu, bankaların olası şoklara karşı iyi bir şekilde sermayelendirilmiş olduğunu gösteriyor.
Bu olumlu göstergelere rağmen, bazı zorluklar mevcut. Kamu bankaları üzerindeki düzenleyici baskılar, özel bankalara kıyasla daha düşük özkaynak seviyeleri nedeniyle arttı. Bu durum, uygun sermaye oranlarını korumak için karlılığın dikkatli bir şekilde yönetilmesini gerektiriyor.
Ekonomik Bağlam
Geniş ekonomik ortam da bankacılık sektörü dinamiklerini etkilemiştir. Net finansal pozisyon açığının GSYİH’ya oranı 2024’ün başlarında %27.7’ye yükseldi ve bu, devam eden ekonomik kırılganlıkları öne çıkardı. Ancak, yerleşik sektörlerin toplam borç oranı GSYİH’nın %103’üne düştü ve bu, önceki çeyreklerle kıyaslandığında borç sürdürülebilirliğinde göreceli bir iyileşme olduğunu gösteriyor.
Bankacılıkta Dijital Dönüşüm
Türkiye’de dijital bankacılık momentum kazanmaya devam ediyor ve katılım bankaları, müşteri deneyimini ve operasyonel verimliliği artırmak için yeni teknolojileri benimsemekte öncülük ediyor. Mobil bankacılık uygulamalarının kullanımı artmış durumda ve bu, değişen tüketici tercihlerine hitap eden daha dijital finansal hizmetlere doğru bir kaymayı yansıtıyor.
Özetle, 2024’te Türk bankacılık sektörü, varlıklar ve kredilerde güçlü bir büyüme sergilerken, dışsal baskılara rağmen sağlam karlılık ölçütlerini koruyor. Bankalar düzenleyici zorluklarla başa çıkarken ve dijital dönüşümü benimserken, Türkiye’nin ekonomik toparlanmasını ve dirençliliğini destekleyen önemli bir rol oynamaya devam edecekler. Sektör, piyasa koşullarındaki değişikliklere uyum sağlarken kredi performansını ve sermaye yeterliliğini sürekli olarak izlemek önem taşıyacak.