2023 yılında enerji sektöründe pek çok gelişme yaşandı. Rusya-Ukrayna gerginliğinde görülen enerji krizi, sürdürülebilirlik tartışmaları ve yeşil dönüşüm arayışları bu gündemde ön plana çıkan başlıklar arasında yer alıyor. Hazırladığımız bu içerikte 2023 yılının gündeminden bahsettik.
Avrupa Komisyonu 2023 Enerji Birliği Durum Raporu
Avrupa Komisyonu 2023 Enerji Birliği Durum Raporu, geçtiğimiz Ekim ayında yayınlanmıştı. Raporda sürdürülebilirlik, enerji güvenliği gibi sorunlar ön plana çıkıyor. Ayrıca temiz ve çevre dostu dönüşüm de bu çalışmada ele alınan başlıca konular arasında.
Enerji sektörü için büyük bir öneme sahip olan bu rapor, sürdürülebilirliğe ilişkin çalışmaların sonuç verdiğini gösteriyor. Bu çalışmaya göre, sera gazı emisyonunda 2022’ye göre ciddi bir düşüş söz konusu. Ayrıca AB’nin 2030’a kadar yenilebilir enerji payını artırma ve enerji tüketimini azaltmaya dair hedefleri bulunuyor. Bu hedeflerin yerine getirilmesine ilişkin ise iyimser bir tablo çiziliyor.
REPowERU Planı ve Acil Yasal Aksiyonlar
Rusya ile Ukrayna arasındaki kriz, AB’nin enerji politikalarını ciddi anlamda etkilemişti. AB ülkelerinin Rusya’ya özellikle doğalgaz konusunda bağımlılığını değiştirmek için başlatılan REPowERU Planı, 2022 yılında yürürlüğe kondu. Söz konusu plan, bir yandan birliğin yenilebilir enerji üretimini ve kendine yetebilirliğini artırmaya çalışırken diğer yandan sürdürülebilirliğe katkı sunmayı amaçlıyor. 2022 yılının sonlarında uygulanan planın 2023 yılında bir rahatlama sağladığı görülüyor. Şöyle ki; savaştan ve yaptırımlardan kaynaklanan kesintiler büyük ölçüde önlenmiş durumda. Ayrıca bu çalışmaların piyasadaki baskıyı azalttığı da görülüyor. REPowERU, yenilebilir enerji yatırımlarını teşvik etmeyi ve enerji verimliliğini artırmayı da amaçlıyor.
2023-24 Kışına Hazırlık
Doğalgaz, AB için önemli bir enerji kaynağı. Özellikle yeşil dönüşüm kapsamında nükleer santrallerin kapatılmaya başlamasıyla elektrik enerjisinin üretimi de dâhil olmak üzere pek çok konuda doğalgaza başvuruluyor. Rusya ile yaşanan kriz, bu kaynağın temin edilmesi noktasında pek çok tereddüt yaratmıştı. Ancak AB’nin enerji sektörünün sürekliliği için öngördüğü planlar arasında 2023-24 kışına hazırlık çalışmaları da bulunuyor. Bu plan kapsamında öne çıkan amaçlar ise şunlar:
- Gaz Depolarının Doldurulması: Bu önlem, olası arz kesintilerine karşı hazırlık amacıyla gündeme alındı. Amaç kapsamında gaz depolarının stratejik bir biçimde yönetilmesi ve doldurulması planlanıyor.
- Enerji Rotalarının Çeşitlendirilmesi: Elektrik ve doğalgaz kaynaklarının arzının güvenliği de önemli bir konu. Bu kaynakların gündemdeki Rusya-Ukrayna savaşı gibi durumlardan etkilenmemesi için rotaların çeşitlenmesi düşünülüyor. Söz konusu planın enerji konusunda tek bir kaynağa bağlı kalınmasını önleyeceği de öngörülüyor.
- Temiz Teknoloji Yatırımları: Yeşil dönüşüm, yalnızca gündemdeki konular için geçerli olan bir ihtiyaç değil. Kaynakların sürekliliği ve sürdürülebilirliği için çevresel etkisi mümkün olduğunca düşük bir teknolojik dönüşüme ihtiyaç var. AB planları kapsamında enerji sektörünün yeşil yatırımlara yönelmesini amaçlayan AR-GE çalışmaları ve planlamalar da bulunuyor.
Raporun tamamına aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz:
https://ec.europa.eu/commission/presscorner/detail/en/IP_23_5188
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) 2023 Raporu – Enerji Sektöründeki Önemli Gelişmeler
Enerji sektörünün gündemini ilgilendiren bir diğer rapor da Türkiye’nin de üyesi olduğu IEA tarafından yayınlandı. Bu raporda fosil yakıtların kullanımına ilişkin tahminler ve Çin’in ekonomik büyümesinin sektörü nasıl etkileyeceğine dair öngörüler ön plana çıkıyor. AB raporu gibi bu çalışmada da temiz enerji artışına dair iyimser tahminler mevcut. Fakat bazı olumsuz gelişmeler de görülüyor. Çalışmada ön plana çıkan başlıklar şunlar:
Fosil Yakıt Talebindeki Düşüş
IEA’nın analizine göre, fosil yakıt talebinde önümüzdeki on yıl boyunca bir artış olması mümkün. Bu artışın büyük ölçüde gelişmekte olan ülkelerin enerji ihtiyacından kaynaklanacağı tahmin ediliyor. Afrika ve Asya’daki sanayileşme hamleleri böyle bir duruma yol açabilir. Fakat raporda bu artışın sürekli olmayacağı ve belli bir noktadan sonra düşüş trendine gireceği tahmin ediliyor. Öngörülere göre, enerji sektöründeki sürdürülebilirlik ve yeşil dönüşüm ihtiyacı söz konusu yakıtlara olan talebi büyük ölçüde azaltacak. Sonuç olarak; IEA tarafından yapılan bu çalışma fosil yakıtlara duyulan ihtiyaç ve talebin pik yaptıktan sonra düşeceğini öngörüyor.
Çin’in Ekonomik Büyüme Hızındaki Belirsizlik
Dünya Ekonomik Forumu istatistiklerine göre Çin, 2023 yılında %5,4 oranında bir büyüme yaşadı. Bu büyümenin hem Asya’da hem de dünya genelinde bazı belirsizliklere yol açtığı görülüyor. IEA raporunda söz konusu durumun enerji sektöründe bir istikrarsızlık yaratabileceği yorumu yapılıyor.
Rapora göre, Çin’in ani büyümesinin yol açtığı en büyük olumsuzluklardan biri arz-talep dengesindeki belirsizlik. Ekonomik gelişme hızındaki değişikliklerin enerji piyasasında ciddi bir talep yaratabileceği söyleniyor. Bu talebin ise piyasalarda dalgalanmalara yol açabileceği tahmin ediliyor. Yukarıda bahsedilen fosil yakıt ihtiyacı söz konusu dalgalanmalara ve dengesizliklere örnek gösterilebilir.
Güneş Enerjisi İle İlgili Sorunlar
Güneş enerjisi, fosil yakıtlara gören daha az maliyetleri ve sürdürülebilir bir kaynak olduğu için yeşil dönüşüm kapsamında tercih ediliyor. Ancak IEA raporu bu kaynak ile ilgili bazı problemler olduğunu gösteriyor.
Rapora göre; güneş ve rüzgâr enerjisi projelerinin sermaye maliyetlerindeki artış, sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşılmasında bile engel teşkil edebilir. Bu artışın enerji yatırımlarının ekonomisini olumsuz yönde etkileyebileceği konuşuluyor. Yatırımcıların söz konusu maliyetler sebebiyle temiz dönüşüm projelerine daha az yatırım yapabileceği ve bunun sektördeki büyümeyi yavaşlatabileceği de öngörülüyor.
IEA tarafından hazırlanan temiz enerji raporuna buradan ulaşabilirsiniz.
PWC Türkiye: Türkiye’nin Elektrik Piyasasına Genel Bakış 2023
Dünya genelinde revaçta olan sürdürülebilirlik ve yeşil dönüşüm Türk enerji sektörünün gündeminde de önemli bir yer tutuyor. PwC Türkiye tarafından hazırlanan raporda, pandemiyle düşüşe geçen tüketimin 2021 yılından itibaren arttığı ve normal seviyelere ulaştığı görülüyor. Ayrıca önümüzdeki yıllarda belli bir büyüme olacağı da öngörülüyor.
Ulusal Enerji Planının Etkileri
Mayıs 2022’de yayınlanan Ulusal Enerji Planı, Türkiye’nin Yeşil Dönüşüm taahhüdünü net bir biçimde ortaya koyan çalışmalardan biriydi. Bu plan dâhilinde sürdürülebilirliğin ve çevrenin korunmasına dair önlemlerin devlet politikalarında yer edinmesi sağlandı. PwC’nin yayınladığı raporda bu planın sürdürülebilirlik açısından olumlu etkileri olduğu görülüyor. Söz konusu planın uygulanması sonucunda elektrik enerjisindeki yük faktörünün yani birim zaman içindeki tüketim miktarının azaldığı görülüyor. Elektriğe olan talep artmasına rağmen sarfiyatta bir düşüş söz konusu. Raporda, planda gerçekleştirilen hedeflerin yerine getirilmesine dair olumlu bir tablo çiziliyor.
Elektrik Tüketiminin Geleceği
Sanayi ve hizmet sektörlerinin gelişimi, enerji sektörünü de etkileyecek gibi görünüyor. PwC’nin çalışmasına göre 2035 yılına kadar yıllık elektrik tüketimi 500 TWs’i aşacak. Bu tüketimin %50’den fazlasının ise sanayi ve hizmet sektörleri tarafından gerçekleştirileceği öngörülüyor. Ancak aynı rapora göre, 2023 yılı itibariyle %53 olan kurulu 2035 yılında %65 oranına çıkması muhtemel. Güneş enerjisinin ise bu güç içinde %53 ile en yüksek paya sahip olacağı tahmin ediliyor.
PwC Türkiye tarafından hazırlanan rapora buradan ulaşabilirsiniz.
Enerji Sektörünü Gelecekte Ne Bekliyor?
Sonuç olarak, enerji sektöründe sürdürülebilirlik ve yeşil dönüşümün öne çıkması olacak gibi görünüyor. Fosil yakıtlara olan bağımlılığın azalması beklenirken, yenilenebilir enerji kaynaklarına olan talebin artması öngörülüyor. Yeşil teknolojilere yapılan yatırımların artması ve enerji verimliliği konusundaki çabaların artması bekleniyor. Ayrıca, politika ve düzenlemelerin çevresel etkileri göz önünde bulundurması ve yenilenebilir enerji kaynaklarını teşvik etmesi bekleniyor. Güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir kaynakların daha yaygın olarak kullanılması öngörülüyor. Gelecekte enerji sektörü, daha temiz ve çevre dostu bir yapıya doğru evrilebilir.