Gelişmeleri, fırsatları ve yenilikleri takip etmek hepimiz için önemli. Fakat, bazen bunlardan geri kalma korkusuyla yıkıcı bir ruh hâli içine girebiliyoruz. FOMO (Fear Of Missing Out – Gelişmeleri Kaçırma Korkusu) tam olarak bu durumu ifade ediyor. Başarı obsesyonu, sürekli değişen gündemin ve ardı arkası kesilmeyen yeniliklerin etkisiyle yıkıcı olabiliyor. FOMO, özellikle yöneticilerin ve İK uzmanlarının bilmesi gereken bir kavram.
FOMO Nedir?
Durup dinlendiğiniz her an etrafınızda sürekli hareket eden bir şeylerin olduğunu ve sadece dinlendiğiniz ya da yanlış karar aldığınız için büyük fırsatları kaçırdığınızı düşünün. Nasıl hissederdiniz? Muhtemelen dinlenmeyi asla istemez ve her saniye kaçan fırsatlar için üzerinizde büyük bir baskı hissederdiniz. FOMO, tam olarak böyle bir his.
FOMO (Fear Of The Missing Out), ilk defa pazarlama stratejisti Dr. Dan Herman tarafından 1996 yılında yazılan bir makalede tanımlandı. Türkçe’ye “Gelişmeleri kaçırma korkusu” olarak tercüme edilebilir. Bu kavram; kişinin yeni şeyleri, mesela sosyal etkileşim fırsatını veya kârlı bir iş fikrini kaçırmaktan dolayı duyduğu telaşı ifade ediyor.
FOMO Psikolojik Bir Rahatsızlık Mı?
Günceli kaçırma korkusu, henüz psikolojik bir rahatsızlık olarak tanımlanmıyor. Bu terim; DSM’de veya mental/ruhsal rahatsızlıklar için kullanılan herhangi bir kaynakta direkt olarak yer almıyor. Fakat, psikolojik etkilerden tamamen bağımsız olduğunu söylemek mümkün değil. Birçok uzman FOMO’yu anksiyete, nomofobi ve teknoloji bağımlılığı gibi faktörlerle ilişkilendiriyor.
FOMO’nun Sebepleri Nelerdir?
Gelişmeleri ve güncel olayları kaçırmayı hiçbirimiz istemeyiz. Fakat bunun tehlikeli ve yıkıcı bir hâl olmasının bazı sebepleri var.
Sosyal Bağlantı İhtiyacı
Hepimiz bir gruba ait olmak isteriz. Eylemlerin kabul görmesi ve takdir edilmesi her insan için bir ihtiyaçtır. Fakat bu ihtiyacı yeterince karşılayamadığımızı düşündüğümüzde telaşlanabilir ve gerilebiliriz. Günceli yakalamak böyle bir durumda sürekli bir ihtiyaç hâline gelebilir. Dr. Erin Vogel’e göre sosyal onay ve bağlantı ihtiyacı FOMO’nun en belirgin sebepleri arasında yer alıyor. Vogel’e göre bir topluluğun içinde olma gereksinimi ve bunun eksikliği günceli yakalama konusunda bir obsesyon geliştirilmesine sebep oluyor.
Sosyal Medya Kullanımı
FOMO kavramının kullanımı 2000’li yıllarda, özellikle 2004’te yaygınlaştı. Facebook’un yayın hayatına başladığı ve MySpace, ICQ gibi platformların aktif olarak kullanıldığı 2004, sosyal medya kullanımının artmaya başladığı zamanlardan biri. Günümüzde aktif olarak kullandığımız mecralar bize diğer insanların yaşamlarının bir vitrinini sunuyor. Bu vitrini takip etmek ise bir şeyleri kaçırdığımız hissini uyandırabiliyor.
FOMO’nun Belirtileri
Kaygı ve endişe, FOMO’nun belirtileri arasında ilk sırada yer alıyor. Sürekli kontrolümüz dışında gelişen bir şeylerin olduğunu düşünmek bizi kaygılandırır. Bu duygular, kaçırılan fırsatlar, etkinlikler veya deneyimler hakkında endişe duymamıza neden olabilir. Aynı zamanda, diğer insanların onayını ve takdirini kaybetme korkusu da kaygıyı artırabilir. Bu durumda, sürekli olarak toplumun beklentilerine uyum sağlama baskısı hissedilir, bu da kaygı ve endişenin artmasına yol açar.
Depresyon, FOMO’nun bir diğer belirtisidir. Fırsatları ve gelişmeleri sürekli kaçırdığımızı düşünmek özgüven ve özdeğer açısından zedeleyici olabilir. Kişinin böyle bir durumda depresif hissetmesi normaldir. Söz konusu etken; yorgunluk, uyku bozuklukları, baş ağrılarıyla sonuçlanabilir. Ayrıca kişi sosyal medyada aşırı zaman geçireceği için ekran yorgunluğu gibi semptomlar da görülebilir.
FOMO İş Yaşamını Nasıl Etkiler?
Günceli kaçırma korkusunun iş hayatında oldukça yıkıcı etkileri olabilir. Böyle bir kaygıya sahip olan personelin işine odaklanması zorlaşabilir. Bu faktör iş ortamında yayıldığında ise verimililik düşüşü gibi durumlara yol açar. Söz konusu faktörün iş yaşamındaki başlıca etkileri şunlar:
Sürekli Çevrimiçi Olma İhtiyacı
Sürekli çevrimiçi olma ihtiyacı, iş yaşamında FOMO’nun belirgin bir sonucudur. Günümüzde mobil teknolojinin yaygınlaşmasıyla birlikte, iş yaşamıyla ev yaşamı arasındaki sınır giderek bulanıklaşıyor. Bu durumda, işiyle ilgili herhangi bir gelişmeyi kaçırma korkusuyla çalışanlar, sürekli olarak cihazlarını kontrol etme ihtiyacı hissedebilirler.
Ancak bu durumun getirdiği sürekli çevrimiçi olma zorunluluğu, iş dengesizliğine ve kişisel hayatın ihmal edilmesine yol açabilir. Birçoğumuzun belki de farkında olmadığı bir şekilde, bu sürekli bağlantı halinde olma ihtiyacı, stres ve yorgunluk gibi sonuçlar doğurabilir. Özellikle iş yerinde sürekli olarak mevcut olma baskısı altında olan çalışanlar, bu durumun uzun vadede sağlıkları üzerinde olumsuz etkileri olabileceğini unutmamalıdır.
Motivasyon Kaybı
FOMO, çalışanların motivasyonunu olumsuz yönde etkileyebilir. Sürekli olarak güncel gelişmeleri kaçırma korkusuyla hareket eden çalışanlar, işlerini daha çok stres altında yapabilirler. Bu durum, iş yerindeki performanslarını etkileyebilir ve motivasyonlarını azaltabilir. Ayrıca, sürekli olarak başkalarının yaşamlarını ve başarılarını takip etme ihtiyacı duyan çalışanlar, kendi başarılarını yeterli görmeyebilirler. Bu da, motivasyonlarını olumsuz etkileyebilir ve iş tatminsizliğine yol açabilir. Dolayısıyla, iş verimliliğini artırmak ve çalışanların motivasyonunu sağlamak için, FOMO’nun olumsuz etkileriyle başa çıkmak önemlidir. Bu, çalışanlara dengeli bir iş-yaşam dengesi sağlayarak, stresi azaltmak ve motivasyonlarını artırmak için çeşitli destek ve kaynaklar sağlamayı içerebilir.
Verimlilik Düşüşü
Lugano Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırma, günceli kaçırma korkusu ile verimlilik düşüşü arasında doğrudan bir bağlantı olduğunu gösteriyor. Martin J. Eppler ve Jeanne Mengis tarafından yönetilen bu araştırma; günceli takip etmek için gösterilen aşırı çabanın karar doğruluğunu ve üretkenliği azalttığını ortaya koyuyor. FOMO, sürekli bir güncellemeler korkusuyla çalışanların dikkatini dağıtır ve stres seviyelerini artırabilir. Bu durum, odaklanmayı zorlaştırarak iş verimliliğini azaltabilir. Ayrıca, sürekli değişen gündemle başa çıkmak için daha fazla zaman harcanması gerekebilir, bu da iş akışını aksatabilir. Sonuç olarak, FOMO, iş verimliliğini olumsuz yönde etkileyebilir.
İş Ortamında FOMO ile Baş Etmek İçin Ne Yapılmalı?
Personele FOMO’nun (Gelişmeleri Kaçırma Korkusu) ne olduğu, nasıl etkilediği ve nasıl başa çıkılabileceği konularında detaylı bir şekilde bilgi verilmeli. Bu sayede çalışanlar, duygularını tanıyarak ve kontrol ederek daha sağlıklı bir çalışma ortamı oluşturabilirler.
Esnek Çalışma Modellerinin Uygulanması ve İş-Özel Hayat Dengesinin Desteklenmesi
Esnek çalışma saatleri, uzaktan çalışma imkanları gibi esnek çalışma modelleriyle çalışanlara iş-özel hayat dengesi sağlanmalıdır. Bu, çalışanların işleriyle ilgili endişelerini azaltabilir ve FOMO’nun etkilerini hafifletebilir.
Psikolojik Destek ve Stres Yönetimi Eğitimleri
İK departmanı, çalışanlara stresle başa çıkma teknikleri, duygusal zeka geliştirme ve zihinsel refah konularında eğitimler düzenlemelidir. Ayrıca, psikolojik destek hizmetleri sunarak çalışanların duygusal ihtiyaçlarını karşılamalıdır.
İletişimde Şeffaflık ve Açıklık
Şirket yönetimi ve yöneticiler, iş hedefleri, beklentiler ve değişiklikler konusunda şeffaf ve açık bir iletişim politikası benimsemelidir. Bu, çalışanların güvende hissetmelerini sağlayarak FOMO’nun neden olduğu endişeleri azaltabilir.
5. Teknoloji Kullanımının Dengelenmesi ve Sınırlanması
Teknolojinin işlevselliğinden faydalanırken, iş dışı zamanlarda teknoloji kullanımının sınırlanması önemlidir. Aşırı bildirimlerin ve işle ilgisi olmayan mesajların azaltılması, çalışanların dikkatini dağıtan unsurları minimize ederek verimliliği artırabilir.
İK departmanı, bu stratejileri uygulayarak çalışanların FOMO ile baş etmelerine yardımcı olabilir ve iş ortamında daha sağlıklı bir denge sağlayabilir.