Sayılar yalan söylemez. İK otomasyonu artık fantastik bir gelecek öngörüsü değil, bugünün iş dünyasında rekabet etmenin olmazsa olmazı haline geldi. Dünya çapındaki şirketlerin %56’sı tekrarlayan İK süreçlerini yapay zekâ ile otomatikleştiriyor. Şaşırtıcı mı? Hiç değil. Basketbolda bir takım oyunu nasıl kusursuzlaştırmak için antrenman yaparsa, İK departmanları da rutinleri otomatikleştirerek mükemmelleşiyor. Özgeçmiş tarama, aday iletişimi ve oryantasyon yönetimi gibi işlemleri otomatikleştiren ekipler haftada 14 saate kadar kazanç sağlıyor.
Otomasyon artık lüks değil, zorunluluk. İK liderlerinin %76’sı net şekilde görüyor – yapay zekâ otomasyon çözümlerini kullanmayanlar rekabet yarışında geride kalacak. Futbol maçında doğru pozisyon almak kadar stratejik bir hamle bu. RPA teknolojisi İK görevlerinin yarısından fazlasının otomasyona uygun olduğunu kanıtladı ve süreçlerde manuel iş yükünde %70’lik bir azalma sağlıyor. Benim yıllarca vurguladığım bir gerçek: “Ölçemediğinizi yönetemezsiniz.” İK otomasyonu tam da bu noktada devreye giriyor.
Pazar büyüklüğü bile hikâyeyi anlatıyor – küresel İK teknolojisi pazarı 2023’te 40 milyar dolara ulaştı ve yıllık %9,2 büyüme gösteriyor. Bu rakamlar yatırımların artacağının güçlü kanıtı. Küçük ekiplerle büyük başarılar elde etmek istiyorsanız, otomasyondan daha iyi bir müttefik bulamazsınız.
Bu yazıda, 2025 yılına yaklaşırken İK süreçlerinde otomasyonu nasıl kullanacağınızı ve rakiplerinizden nasıl öne geçeceğinizi inceleyeceğiz. Teoriden ziyade, sahada işe yarayan pratik uygulamalara odaklanacağız. Çünkü dijital dünyada sadece veri toplayanlar değil, veriyi anlamlandıranlar kazanıyor.
İK Süreçlerinde Otomasyonun 2025’teki Rolü
RPA ve yapay zekâ, bir sanatçının tuvaline yepyeni renkler katması gibi İK departmanlarını tamamen dönüştürüyor. Küresel İK teknolojisi pazarının 2023’te 40 milyar dolara ulaşması ve %9,2’lik yıllık büyüme göstermesi, bu dönüşümün hızını kanıtlıyor. McKinsey‘in verilerine göre, önümüzdeki beş yıl içinde sermaye harcamalarının yaklaşık %25’i otomasyon araçlarına yönelecek ve bu rakam yakın gelecekte 10 milyar dolara kadar çıkabilecek.
Yapay zekâ ve RPA’nın İK süreçlerine etkisi
Psikolojide sıkça söylediğim bir şey var: “İnsanlara değer katacak zamanı yaratmak için önce rutin işlerden kurtulmalısınız.” RPA teknolojisi bu noktada devreye giriyor – süreçleri kolaylaştırıyor, verimliliği artırıyor ve maliyetleri düşürüyor. Tekrarlayan görevlerin otomasyonu sayesinde İK profesyonelleri değer odaklı ve insan odaklı işlere yönelebiliyor. Bu sadece iş memnuniyetini değil, şirket itibarını ve çalışanı elde tutma oranlarını da olumlu etkiliyor.
RPA teknolojisi, insanları değiştirmek yerine onlarla senkronize çalışıyor. Tıpkı bir orkestrada her enstrümanın kendi partisyonunu çalması gibi. İK departmanı, robotların ve yazılımların yürüttüğü süreçlere bilgi sağlarken, çalışan verilerini daha etkin yöneterek daha isabetli kararlar alabiliyor. Yapay zekâ analitikleri ise ekip dinamiklerini şeffaflaştırarak liderlik anlayışını yeni boyutlara taşıyor.
İnsan kaynakları otomasyonu ile zaman tasarrufu
Büyük ekiplerle çalıştığım dönemlerde en büyük sorunumuz her zaman zaman yetersizliğiydi. İK otomasyonu bu sorunu direkt hedef alıyor. Düşünün ki 2025’e doğru İK iş yükü %10 artacak ama personel sayınız sabit kalacak. Bu %10’luk bir verimlilik açığı demek. RPA tam da bu açığı kapatıyor.
Veri girişi, izleme ve raporlama gibi işlemler otomasyon sayesinde çok daha hızlı ve kusursuz gerçekleşiyor. Böylece İK ekipleri stratejik ve kritik işlere odaklanabiliyor. Bu araçlar sadece verimlilik sağlamıyor, çalışan memnuniyetini de artırıyor. Hem sanat hem spor bize gösteriyor ki, mükemmellik detaylarda gizlidir – otomasyon bu detayları kusursuzlaştırıyor.
2025 için öngörülen dijitalleşme trendleri
2025’e doğru giderken, İK alanında şu dijitalleşme trendleri öne çıkacak:
- Yapay zekâ destekli karar sistemleri, verilere dayalı anlık geri bildirimler sunacak
- Duygusal zekâyı analiz edebilen yapay zekâ, liderlerin ekip dinamiklerini kavramasını sağlayacak
- İş süreçlerinin %45’i 2030’a kadar yapay zekâ destekli olacak
- Şirketler global arenada çalışan başına yıllık 2.000 dolardan fazla İK teknolojisine yatırım yapacak
Deloitte’un araştırması akıllı otomasyonun 2023’e kadar İK operasyonlarında verimliliği %10-15 artıracağını gösteriyor. Bu artış sadece operasyonel etkinlik değil, çalışan deneyimini iyileştirmek için de muazzam fırsat sunuyor.
Martech dünyasından gelen biri olarak şunu net görüyorum: 2025’te rekabet avantajı için yapay zekâ ve RPA’yı İK süreçlerine entegre etmek artık bir seçenek değil, zorunluluk. Bu teknolojiler İK departmanlarının stratejik konumunu güçlendirirken, çalışan memnuniyeti ve operasyonel verimlilikte somut kazanımlar sağlıyor. Sayılar son derece açık ve ölçülebilir – dijitalleşme yarışında geride kalanlar, yetenek yarışında da geride kalacak.
İşe Alım Sürecinde Otomasyonun Uygulama Adımları
İş gücü piyasası tıpkı rekabetçi bir satranç oyunu gibi – her hamlenin hızı ve kalitesi kazanmak için kritik. İşe alım süreçlerinin otomasyonu artık lüks değil, hayatta kalmak için gereklilik. Yapay zeka sistemleri işe alım sürelerini %60’a varan oranda kısaltıyor. Bu rakam, benim 20 yıllık kariyer yolculuğumda gördüğüm en etkileyici dönüşümlerden biri.
İş ilanlarının çoklu platformda otomatik yayınlanması
Yetenekli insanları bulmanın sırrı, doğru yerde doğru zamanda görünür olmak – tıpkı basketbolda pas vermeden önce boş alanı görmek gibi. Modern İK otomasyonu, iş tanımlarını hazırlayıp birden fazla platformda eş zamanlı yayınlama imkanı sunuyor. LinkedIn, şirket web siteniz ve kariyer platformlarında tek bir merkezden ilan yönetimi yapabilirsiniz. Küçük ekiplerimle büyük başarılar elde ettiğimiz projelerimde bu özellik her zaman kurtarıcımız oldu. Süresi dolan ilanların otomatik kaldırılması ise markayı koruma açısından paha biçilemez. LinkedIn’de günlük paylaşım sınırı olduğunu biliyor muydunuz? İlanlarınız günde sadece bir kez paylaşılabilir.
Başvuru takibi için gerçek zamanlı bildirimler
Veri hızla aktığında, ritmi yakalamak gerekir. Otomasyon sistemleri başvuruları anlık takip ederek size bildirimler gönderir. Bu sistemler, adayların bilgilerini bir orkestra şefi gibi düzenleyerek sınıflandırır. İki çocuk babasıyım ve evde bile bildirimlerin gücünü görüyorum – aile hayatımı iş akışıyla dengelememi sağlıyor. Yeni bir başvuru geldiğinde anında haberdar olursunuz. Hiroo gibi platformlar tekrarlanan başvuruları otomatik filtreleyerek dikkat dağıtıcı unsurları ortadan kaldırır.
Özgeçmiş tarama ve aday puanlama algoritmaları
Sayısız özgeçmiş içinden mücevheri bulmak, ölçülebilir kriterlere dayanmalı. Yapay zekâ algoritmaları, CV’leri şimşek hızında tarayarak şirket kriterlerine uygun becerileri tespit eder. Bu sistemler, spor müsabakalarındaki VAR sistemi gibi, insan hatalarını ve önyargıları minimuma indirir. Gartner raporuna göre, global şirketlerin %81’i İK süreçlerinin en az bir noktasında üretken yapay zekâ kullanıyor. AI Score özellikleri, benim her zaman söylediğim gibi “ölçemediğinizi yönetemezsiniz” felsefesini doğrulayan bir uygulama – adayları 100 üzerinden puanlayarak en uygun olanları belirliyor.
Kişiselleştirilmiş e-posta ve mesaj otomasyonu
İletişim sanatı, teknoloji ile buluştuğunda mucizeler yaratır. İK otomasyon yazılımları, mülakat davetlerini ve referans taleplerini kişiselleştirerek hazırlamanızı sağlar. Psikoloji eğitimim bana gösterdi ki, kişiselleştirilmiş iletişim insanların bağlılık duygusunu artırır. Bu sistemler, doğru kişiye doğru zamanda mesaj göndererek iletişimi hem hızlandırır hem de tutarlı kılar. Adayların isimlerini ve başvurdukları pozisyonları kullanarak gönderilen otomatik e-postalar, profesyonel görünümü güçlendirir ve ilk izlenimi olumlu etkiler.
İK Süreçlerinde Otomasyonun 2025’teki Rolü
Robotik Süreç Otomasyonu (RPA) ve yapay zekâ, İK departmanlarında sessiz bir devrim yaratıyor. 2023’te 40 milyar dolara ulaşan küresel İK teknolojisi pazarı, %9,2’lik yıllık büyümeyle bizi şaşırtmıyor. McKinsey verilerine göre önümüzdeki beş yılda sermaye harcamalarının yaklaşık %25’i otomasyon araçlarına kanalize edilecek ve bu rakam yakın gelecekte 10 milyar dolara tırmanabilir.
Yapay zekâ ve RPA’nın İK süreçlerine etkisi
RPA, İK dünyasında operasyonel verimliliği başka bir boyuta taşıyor. Tıpkı bir sanatçının aynı motifleri tekrar tekrar çizmek yerine eserinin bütününe odaklanması gibi, İK profesyonelleri de tekrarlayan görevleri otomatikleştirerek asıl değer yaratan insan odaklı çalışmalara yoğunlaşıyor. Bu dönüşüm, hem çalışanların iş tatminini hem de şirketin yetenek tutma oranlarını doğrudan etkiliyor.
RPA, hiçbir zaman insanın yerini almıyor, onunla işbirliği yapıyor. İki oğluma her zaman söylediğim gibi: “Teknolojiyi korkuyla değil, dostça karşılayın.” İK departmanları, robotların ve yazılımların yürüttüğü süreçleri yönetirken, çalışan verilerini daha anlamlı şekilde kullanıp daha sağlam kararlar alıyor. Yapay zekâ destekli analitikler, ekip dinamiklerini röntgen gibi gösterirken, liderlik anlayışımıza yeni katmanlar ekliyor.
İnsan kaynakları otomasyonu ile zaman tasarrufu
İK otomasyonunun sağladığı zaman tasarrufu, rekabetçi iş dünyasında hayati önem taşıyor. 2025’e yaklaşırken İK iş yükü %10 artacak, ancak personel bütçeleri muhtemelen sabit kalacak. Bu denklemi nasıl çözeriz? Cevap RPA’da gizli. Tıpkı vakti çok değerli bir satranç oyuncusunun hamleleri hesaplamak için bilgisayar kullanması gibi, İK ekipleri de stratejik konulara odaklanmak için tekrarlayan görevleri otomasyona devrediyor.
Veri girişi, raporlama ve takip işlemlerinin otomasyonu, zaman tasarrufunun ötesinde hatasız sonuçlar da sunuyor. 25 kişilik bir ekibi yönetirken keşfettiğim en değerli şey şuydu: zamanınızı stratejik konulara ayırdığınızda, ekibinizin performansı katlanarak artıyor. Otomasyon araçları tam olarak bunu sağlıyor.
2025 için öngörülen dijitalleşme trendleri
2025’e doğru İK dünyasında şu trendlerin parlaması kaçınılmaz:
- Yapay zekâ destekli karar sistemleri, verilere dayalı anlık öngörüler sunacak
- Duygusal zekâyı analiz eden yapay zekâ, liderlik kalitesini yükseltecek
- İş süreçlerinin %45’i 2030’a kadar yapay zekâ destekli olacak
- Global şirketler, çalışan başına yılda 2.000 dolardan fazla İK teknolojisine yatırım yapacak
Deloitte araştırmaları, akıllı otomasyonun 2023’e kadar İK operasyonlarında üretkenliği %10-15 artırdığını gösteriyor. Bir psikoloji mezunu olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim: çalışan deneyimi, şirket başarısının temel göstergelerinden biridir ve otomasyon bu deneyimi mükemmelleştirmenin en etkili yollarından biri.
2025’te rekabet avantajı, yapay zekâ ve RPA teknolojilerini İK süreçlerine entegre eden şirketlerde olacak. Küçük bir kadroyla büyük başarılar elde etmek isteyen liderler için, bu teknolojiler stratejik değerde birer araç sunuyor.
İşe Alım Sürecinde Otomasyonun Uygulama Adımları
İşe alım dünyasında rekabet hiç bu kadar kızışmamıştı. Artık yetenek savaşlarında galip gelmek için otomasyon vazgeçilmez bir silah. Yapay zekâ destekli işe alım süreçleri, toplam süreyi %60’a varan oranlarda kısaltıyor. Elimizdeki sayılar net: daha hızlı hareket eden kazanıyor. Peki bu dönüşüm nasıl gerçekleşiyor?
İş ilanlarının çoklu platformda otomatik yayınlanması
Martech dünyasında her zaman savunduğum bir ilke var: aynı içeriği farklı kanallarda etkili şekilde dağıtmak. İK otomasyonu tam olarak bunu yapıyor. Tek bir yerden LinkedIn, şirket web sitesi ve kariyer platformlarına eş zamanlı ilan yayınlamak mümkün. Bu entegrasyon sayesinde sadece zaman kazanmıyorsunuz, tutarlı marka iletişimi de sağlıyorsunuz.
Süresi dolmuş ilanların otomatik kaldırılması özelliği de başvuru kalitesini artırıyor. LinkedIn’in günde en fazla bir ilan paylaşım limiti, reklamcılık tecrübemden bildiğim bir gerçeği doğruluyor: tekrar değil, doğru zamanlama önemli.
Başvuru takibi için gerçek zamanlı bildirimler
Futbolda gol pozisyonunu kaçırmak ne kadar kritikse, yetenekli bir adayı gözden kaçırmak da o kadar maliyetli. Otomasyon sistemleri, gelen başvuruları anında kategorize ederek gerçek zamanlı bildirimler gönderiyor. Ad, deneyim, konum gibi verileri derleyerek adayları segmentlere ayırıyor.
İki çocuk babası olarak zamanın ne kadar değerli olduğunu biliyorum. Hiroo gibi platformlar, tekrar başvuruları otomatik olarak tespit ederek değerlendirme sürecinizi optimize ediyor. Böylece aynı adaya iki kez zaman harcamıyorsunuz.
Özgeçmiş tarama ve aday puanlama algoritmaları
Yapay zekâ algoritmaları, adayların özgeçmişlerindeki kritik verileri saniyeler içinde analiz ediyor. İnsan faktöründen kaynaklanan hataları ve önyargıları minimize eden bu sistemler, objektif değerlendirmenin temelini oluşturuyor. Gartner verilerine göre dünya çapındaki şirketlerin %81’i İK süreçlerinin en az bir noktasında üretken yapay zekâ kullanıyor.
AI Score gibi özellikler, pozisyonun gerektirdiği nitelikleri belirleyerek adayları 100 üzerinden puanlıyor. Tıpkı bir ressamın renkleri harmanlayarak mükemmel tonu yakalaması gibi, bu algoritmalar da en uyumlu adayları tespit ediyor.
Kişiselleştirilmiş e-posta ve mesaj otomasyonu
İK otomasyon yazılımları, mülakat daveti veya referans talebi içeren her türlü iletişimi kişiselleştirerek hazırlıyor. Bu sistemler doğru zamanda doğru mesajın, doğru kişiye iletilmesini sağlıyor. Psikoloji eğitimimden biliyorum ki, kişiye özel iletişim karşı tarafta değerli hissetme duygusu yaratır.
Otomatik e-posta sistemleri, adayların isimlerini ve başvurdukları pozisyonları kullanarak profesyonel mesajlar oluşturuyor. Böylece hem zaman kazanıyor hem de aday deneyimini iyileştiriyorsunuz. Unutmayın, her temas bir imza bırakır.
Aday Değerlendirme ve Geri Bildirim Süreçlerinin Otomasyonu
Aday değerlendirme süreci, sanat gibidir. Objektif ölçütlerle sübjektif değerlendirmelerin muhteşem bir harmonisi. Psikoloji alanındaki eğitimim bana şunu öğretti: insan davranışlarını doğru ölçmek, başarılı işe alımın temelidir. Otomasyon araçları, bu ölçümü bilimsel temellere oturtarak karar süreçlerini güçlendiriyor.
Beceri testlerinin otomatik gönderimi
İşe alım otomasyonu, adaylara tam da ihtiyaç duydukları an beceri testleri gönderiyor. Büyük ekipleri yönetirken öğrendiğim en kritik şey: insanların söyledikleri değil, yaptıkları önemlidir. Bu testler, adayların gerçek yetkinliklerini tarafsız şekilde ölçüyor.
Doğru kişiyi seçmek, pozisyonun gerektirdiği yetenek spektrumuna sahip adayı bulmaktan geçer. Dijital İK araçları, bu eşleşmeyi kusursuz yapmamıza yardımcı oluyor. Özellikle yetenek testleri şu alanlarda net ölçümler sunuyor:
- Genel yetenek, sözel ve sayısal analiz
- Eleştirel düşünme ve soyut zeka
- Mekanik yetenek ve el becerisi
Hayatım boyunca savunduğum bir prensip var: ölçemediğiniz şeyi geliştiremezsiniz. Bu testler tam da bu yüzden değerli.
Referans kontrolü için yapılandırılmış anketler
Geleneksel referans kontrolünün verimsizliğini hepimiz biliyoruz – telefon trafiği, zamanlaması zor görüşmeler, standartlaştırılmamış sorular… Otomasyon, referanslara otomatik e-postalar göndererek bu süreci dijitalleştiriyor. Gönderilen bağlantılar, adayın iş ahlakı ve becerileri hakkında detaylı geri bildirim toplayan yapılandırılmış anketlere yönlendiriyor.
Bu anketler, önceden belirlenmiş çerçevelere sahip standardize sorulardan oluşuyor. Bir satranç oyunu gibi düşünün – kurallar standart, ama her oyun benzersiz. Telefon görüşmeleriyle karşılaştırıldığında bu anketler çok daha verimli, çünkü manuel form doldurma sürecini ortadan kaldırıyor ve adayları objektif kriterlerle karşılaştırmayı kolaylaştırıyor.
Uygun olmayan adaylara otomatik ret e-postaları
İK departmanlarının en büyük zaman kaybı, uygun olmayan adayların başvurularını değerlendirmek. Sanat müzayedelerinde değerli tabloları seçen bir küratör gibi, İK profesyonelleri de doğru adayları bulmalı. Otomasyon sistemleri, uygun olmayan adaylara kişiselleştirilmiş ret e-postaları göndererek bu süreci optimize ediyor.
LinkedIn platformunda “Uygun değil” şeklinde işaretlediğiniz adaylar otomatik ret e-postası alıyor. Bu özellik, profesyonel bir insan kaynakları ekibinin olmazsa olmazı. Çalıştığım büyük ekiplerde her zaman vurguladığım bir ilke: kimseyi yanıtsız bırakmayın. Her temas, şirket itibarınızı şekillendiren bir fırsattır.
Oryantasyon ve İşe Alım Sonrası Süreçlerin Dijitalleştirilmesi
Maç bittikten sonra yeni transfer edilen oyuncunun takıma uyum süreci başlar. İK dünyasında da durum benzer – işe alım kararı sonrası başlayan oryantasyon süreci, dijital çözümlerle bambaşka bir seviyeye taşınıyor. Eski usul oryantasyon süreçlerinde kâğıt yığınları altında boğulan İK ekiplerinin artık o karanlık günleri geride kaldı.
İş tekliflerinin otomatik hazırlanması
Kariyerimde yönettiğim büyük ekiplerde gördüğüm en büyük zaman kaybı, iş tekliflerinin manuel hazırlanmasıydı. Teklif hazırlama programları bu sorunu ortadan kaldırıyor. Sistem, teklif talebi geldiği anda harekete geçiyor – pozisyon detayları, teknik gereksinimler ve koşullar doğrultusunda saniyeler içinde teklif oluşturuyor. Eskiden saatler alan teklif hazırlama süreci artık dakikalar içinde tamamlanıyor ve kalite de cabası. İK ekipleri zamanlarını daha değerli işlere ayırabiliyor.
Oryantasyon belgelerinin sistem üzerinden iletilmesi
Satrançta her hamlenin bir sonraki hamleyi etkilemesi gibi, oryantasyon sürecinde de her adım bir sonrakinin başarısını belirler. İK yazılımı, yeni çalışan onaylandığı anda gerekli belgeleri otomatik hazırlayarak oryantasyon sürecini başlatıyor. Tüm süreç dijital olduğundan, hiçbir adım atlanmıyor ve sistem sizi uyarıyor.
Oryantasyon eğitimi, şirket kültürüne entegrasyonun temel taşıdır ve şirket başarısı için hayati önem taşır. Belgelerin sistem üzerinden iletilmesi sadece hız kazandırmıyor, aynı zamanda yeni çalışanın ilk izlenimini olumlu etkileyerek işten ayrılma oranlarını düşürüyor. İki çocuk babası olarak söyleyebilirim ki, ilk izlenimler sonraki ilişkileri şekillendirir.
Yeni çalışanlar için kişiselleştirilmiş onboarding planları
Her müzisyenin farklı çalışma ritmi olduğu gibi, her çalışanın da kendine özgü öğrenme stili vardır. İK yazılımları artık bunu anlıyor ve her çalışan için rolüne, departmanına ve bireysel ihtiyaçlarına göre özelleştirilmiş eğitim planları sunuyor. Bu kişiselleştirme sayesinde:
- Çalışanlar kendilerini özel hissediyor ve şirkete bağlılıkları artıyor
- Verimli çalışmaya başlama süresi dramatik şekilde kısalıyor
- Şirket DNA’sına uyum süreci hızlanıyor
Kariyerim boyunca öğrendiğim en önemli derslerden biri: rutini otomatikleştir ki, inovasyona zaman kalsın. Yapay zekâ destekli İK yazılımları tam olarak bunu yapıyor – sıkıcı evrak işlerini devralmak suretiyle, İK profesyonellerinin çalışan memnuniyeti gibi stratejik konulara odaklanmasına imkan tanıyor. Özellikle yeni başlayanlar için pozisyona özel hazırlanan dijital kılavuzlar, onboarding sürecinin kalitesini kat be kat artırıyor.
Her veri bir öykü anlatır ve doğru otomasyon, bu öykünün mutlu sonla bitmesini sağlar.
Dijital dönüşüm dünyasında yarışanlar bilir – İK otomasyonu artık lüks değil, varlık-yokluk meselesi. 2025’e doğru ilerlerken, yapay zekâ ve RPA teknolojileri İK departmanlarını kökten değiştiriyor. Bunu profesyonel basketbol takımının gelişimine benzetiyorum – en iyiler sadece yetenekle değil, sistemlerle kazanır. İK otomasyonu da aynı mantıkla çalışıyor.
İşe alımdan oryantasyon sürecine kadar tüm süreçlerin otomatikleştirilmesi, şirketlere sadece zaman kazandırmakla kalmıyor, stratejik düşünme fırsatı da sunuyor. Kariyerimde hem büyük hem küçük ekipleri yönetirken gördüğüm en belirgin fark: teknoloji insanın yerini almıyor, insanın potansiyelini maksimize ediyor.
Bugün 40 milyar dolarlık küresel İK teknolojisi pazarı %9,2’lik büyüme gösterirken, bu rakamlar sektörün gideceği yönü net olarak işaret ediyor. İki çocuk babası olarak geleceği düşünüyorum – yarının iş dünyasında var olmak isteyen şirketler, İK süreçlerini şimdiden otomatikleştirmeli.
İnsan kaynakları otomasyonu, satrançtaki bilgisayar desteği gibidir – hamlelerinizi daha stratejik yapmanızı sağlar, ancak oyunu sizin adınıza oynamaz. Şirketlerimizin geleceği, teknolojiyi insanın yaratıcılığını ve potansiyelini artıracak şekilde kullanabilenlere ait olacak.
Yıllar içinde ekipleri yönetirken şunu keşfettim: ölçülebilen şey iyileştirilebilir. İK otomasyonu, ölçüm kabiliyetimizi artırarak daha isabetli kararlar almamızı sağlıyor. 2025 yılında rekabette öne çıkacak şirketler, bugünden harekete geçenler olacak.
Eğer henüz İK süreçlerinizi otomatikleştirmediyseniz, size tavsiyem: yarına bırakmayın. Rakipleriniz çoktan başladı. 2025 için hazırlıklarımızı bugünden yapmalıyız. Çünkü gelecek, onu bekleyenlere değil, onu şekillendirenlere aittir.